İsrail İçin Güçsüz Bir Türkiye: Ortadoğu’da Ulus Devletlerin Tasfiyesi
![]() |
İsrail İçin Güçsüz Bir Türkiye: Ortadoğu’da Ulus Devletlerin Tasfiyesi |
Bundan yıllar önce, ABD Başkanı George W. Bush’un danışmanı ve ünlü stratejist James Blackwell, Senato kürsüsünde oldukça dikkat çekici bir konuşma yaptı. Masallardan esinlenen ama hedefinde gerçek ülkeler olan bu konuşma, bugün yaşadıklarımızı anlamamız açısından fazlasıyla önem taşıyor. Blackwell, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) anlatırken şu sözleri sarf etmişti:
“Ortadoğu, Güliver ve Liluput ülkelerden oluşur.
Liluput ülkeler; korku ve endişe içindeki Katar, Kuveyt, Bahreyn ve BAE gibi küçük ve etkisiz aktörlerdir. Suudi Arabistan, Libya, Fas, Tunus ve Cezayir gibi umut taşıyan ama iradesi zayıf ülkeler de bu sınıfa girer.
Güliver ülkeler ise; bölgeye yön verebilecek büyüklükte ve tarihe sahip İsrail, Türkiye, Mısır, Suriye, İran ve Irak’tır.
Ancak şunu açıkça belirtmeliyim: Amerika’nın menfaati gereği, bu coğrafyada sadece tek bir Güliver kalmalıdır — o da İsrail.
Geriye kalan beş Güliver ülke; etnik ve dini temelde parçalanmalı, etkisizleştirilmeli ve küçük devletçiklere bölünmelidir. Ana gövdeleri ikinci sınıf devletlere dönüştürülmeli, parçaları da Liluput ülkelerine eklemlenmelidir.”
Bu sözler, o dönem belki bazıları tarafından “teorik” bulunmuş olabilir. Ancak gelinen noktada görüyoruz ki bu bir senaryo değil, uygulamaya konmuş bir plandı. Nitekim bu planın hâlâ yürürlükte olduğunu gösteren bir başka açıklama yakın zamanda ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’tan geldi. Barrack, bir toplantıda açıkça şunu söyledi:
“Güçlü ulus devletler, İsrail için bir tehdittir.”
Yani, bölgede İsrail dışında güç sahibi bir ülke istemiyorlar. Sadece askeri olarak değil, siyasi, kültürel ve hatta toplumsal olarak da etkisizleştirilmiş, kendi içine kapanmış devletçikler hedefleniyor. Bu yaklaşım, yalnızca bir ülkenin çıkarlarını değil, bir coğrafyanın geleceğini tehdit eden bir zihniyeti ortaya koyuyor.
Peki, Türkiye ne durumda?
Türkiye, tıpkı Suriye, Irak ya da Libya gibi "Güliver" olarak tanımlanmış, parçalanması hedeflenen ülkelerden biridir. Ancak bu hedef yalnızca askeri ya da ekonomik yollarla değil; çok daha derin ve sistematik yöntemlerle hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Anayasa değişiklikleri, etnik kimlik tartışmaları, federasyon talepleri ve “Türkiyelilik” gibi kavram mühendislikleri, bu amacın araçları haline gelmiştir. Özellikle “Türklük” tanımının yeni anayasa tartışmalarında hedef alınması ve federatif sistem önerilerinin meşrulaştırılmak istenmesi, bu büyük oyunun güncel ve doğrudan hamleleri olarak karşımızda durmaktadır.
Türkiye’nin yalnızca toprak bütünlüğü değil, tarihsel kimliği, sosyolojik dokusu ve millet birliği de hedef alınmaktadır. Ülke içeriden çözülmekte, milletin ortak paydaları törpülenmekte, devlet yapısı esnetilmeye çalışılmaktadır.
Sonuç:
Ortadoğu’da sadece bir Güliver kalsın isteniyor: İsrail.
Bu hedef için diğer Güliverlerin önce dizleri kırılıyor, sonra boyunları.
Ve eğer biz Türkiye olarak bu planın farkına varmaz, siyasi gündemlerin tozu dumanı arasında bu stratejik oyunu görmezden gelirsek, bizim de sonumuz parçalı, kimliksiz ve etkisiz bir ülke olmaktır.
Blackwell’in ve Barrack’ın sözleri sıradan birer diplomatik açıklama değil; birer uyarı manifestosudur.
Her Türk vatandaşı bu sözleri, çocuklarının geleceğine yönelik bir tehdit olarak okumalı ve gereken duyarlılığı göstermelidir.
Çünkü artık mesele sadece siyaset değil, bir milletin varlık mücadelesidir.
Yorum Yaz
Yorum Gönder